25 Mayıs “Dünya Afrika Günün”de, “Afrika El Sanatları Pazarı ve
Kültür Evi”nin açılış töreni için Ankara'ya gittim.
Sayın Emine Erdoğan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen açılış törenine;
Burundi, Somali, Etiyopya, Nijerya, Gine, Mali, Uganda, Gana,
Gambiya gibi bazı Afrika ülkelerinin devlet başkanlarının eşleri ve
bakan düzeyinde temsilciler de katıldı.
Açılış töreninde Afrikalı liderlerin eşlerinin kimi Fransızca, kimi
İngilizce kimi Portekizce konuştu. Yani sömürgecisinin dili ile.
Sömürgecisinin dili içinde elbette onlardan geçmişteki
sömürgecilerini eleştiren bir dil beklemiyordum.
Tahmin edeceğiniz gibi Afrika'nın talihini karartanlara dair
getirilen en eleştirel metin Sayın Emine Erdoğan'ın konuşması
oldu.
Birbirinin tekrarı şeklinde geçen konuşmalar içinde en çarpıcı
olan, Mali'den katılan hanımefendinin konuşması idi. Çünkü kendisi
Afrika sanatı üzerine konuştuktan sonra bütün kıtada Mali'nin
boyamalarının eşsiz ve benzersiz olduğunu vurgulamayı ihmal etmedi.
İyi bir halkla ilişkiler hamlesi idi ve bendenizi avladı. O kadar
ülke arasında Mali dokumalarını ve boyamalarını bulmanın derdine
düştüm.
Niye derdine düştüm diye soracak olursanız, projenin başarılı
olmasını istiyorum. Çünkü açılışı yapılan mekanda satılan ürünlerin
geliri doğrudan Afrikalı çocuklara ve kadınlara gidecek.
Türkiye'den Afrika'ya iyi bir gelirin gitmesi için, burada satılan
ürünlerin turistik eşya kategorisinden çıkarak, günlük kullanım
değeri içinde yer bulması gerekiyor. Sergilenen
kumaşlar,heykeller,sepetler çok güzel.Ancak gündelik hayat içinde
sürekli tükettiğimiz nesneler olmayınca satış sınırlı kalır.
Gündelik hayatta en çok tükettiğimiz şeyler ayakkabı ve giysi.
Giysi ihtiyacımız ile Afrika'nın kumaşlarını buluşturduğumuzda
sürekliliği sağlamış oluruz diye düşünüyorum.