I-
Sıcak odanın camından dışarı bakarken, her kar yağışında yaşadığım
ikilemi zihnimde yine hazır buluyorum. Sokak lambalarının (elektrik
direği mi demeliydim?) ışığı ile, elekten geçen un misali süzülen
kar taneleri... Her birinde bir melek mi iniyor şehrimize? Ya
soğuktan donanlar? Her birinin ölümünde bizim gizli/aşikar
ihmalimiz mi saklı?
Rahmetli büyükannem yumuşak yumuşak yağdır Allah'ım diye dua
ederdi.
Yumuşak yumuşak...
Sokaklar evsiz kaynıyor. Sadece evsiz değil yolsuz da kaynıyor.
Yakıp yıkan yolsuzlar ile şehir kıyamete hazırlanıyor, dünya
kıyamete hazırlanıyor...
Başka bir dünya mümkün oysa.
Başka bir dünya.
Bir cümle ile dünyanın değişivereceğine iman etmek istemez
misiniz?
Bu satırların yazarı ister.
Hele ki Dino Buzzati'nin satırlarından sonra ne çok ister.
Dünya bir daha eski haline dönemeyecek kopuşu ne zaman yaşamaya
başlamıştı?
19.yüzyılda.
O günden bu güne devam eden katliamların kendine mihmandar edindiği
önerme neydi? Charles Darwin'in Türlerin Kökeni'nde iddia ettiği
“Hayatta kalanlar yalnız güçlülerdir” önermesi idi değil mi?
Güçlü olmak için, herkes en yakınındakinden başlayarak en uzağa
kadar bütün hayatları kendi hayatına katmaya kalktı.
Bir gün bu önermenin birden değiştiğini düşünün. Güçlü olan
kaybeder desin önerme.
Dino Buzzati'nin “1980 Dersi” adlı hikayesi bu önermenin hayata
geçmiş halini tasvir ediyor.
Olay 31 Aralık Salı akşamı yaşanıyor. Rusların lideri 12.votkasını
henüz içmişken çimento torbası gibi yere yıkılıverir.
Ne oldu demeye kalmaz, bir hafta sonra yine bir Salı günü ABD'nin
lideri ölür. Anayasa gereği Başkanlık görevi eski Nebraska
Valisi'ne verilir ancak o da bu görevi sadece bir hafta yani 14
Ocak'a kadar sürdürebilir. Ölüm onu kitap okurken bulmuştur.
Dünya teyakkuz halinde, bu Salı acaba kim ölecek?