Bayram hediyesiz olmaz, hediye dahi bayramsız olmaz diyeceğim
de…
Her günü özel gün etiketi ile dolduran tüketim kültürü, her
birimizi “deliye her gün bayram” modunda esir aldı.
Her türlü tüketim ayinine duyarlı olan kalpler, ne hikmetse bayram
hediyesi kısmında pek umursamaz.
Sizi bilmem, benim bayram hediyem bu defa Emel Özkan'dan geldi:
“Yolda Anlatırım”.
Vakit kaybetmemek üzere hemen yola çıkılacakken; anlatılacakları
sıraya koyma bahsinde söylenen ,“Yolda anlatırım”, en sevdiğim
cümledir.
“Yolda Anlatırım” ismi, bir şiir kitabına ancak bu kadar
yakışabilirdi. Çünkü şiir en çok yolcunun azığıdır. Ve ilham en çok
yolcuya arkadaşlık eder.
“Yolda Anlatırım”ın niye bayram hediyesi olduğunu sordum kendime.
Bayramdan önce masamda bulduğum için mi, Emel Özkan'ın arı duru
gönlüne kavuştuğum için mi? Bilemedim.
Bayram hediyesi lakin.
Emel Özkan şiirini ilk şiirinden bu yana sevdim. Emel'i sevdiğim
için mi şiirini sevdim, şiirini sevdiğim için mi Emel'i sevdim
bilmiyorum.
Bildiğim, kelimelerinin/mısralarının kalbime merhem olduğu.
“Ne görür rüyası olmasa insan”
“Görmek” denilen şeyin biyolojik değil irfani bir mesele olduğu
bundan daha yalın ve daha derin nasıl ifade edilebilir!
Yalnız rüyası olanlar görüyor. Görenler sadece rüyalarının
mihmandarlığında görüyor.