I-
Ahlaki meseleleri, toplumda yürürlükte olan işe ulaşma ve işi sürdürme biçimlerini göz önünde bulundurmaksızın ele almak anlamlı değildir. Erdem ya da erdemsizlik olarak kabul edilen pek çok davranış, en bariz şekilde bir işin sürdürülmesi ve nihayetlendirilmesi esnasında ortaya çıkar.
İş ve eylem olmadan herhangi bir değerden bahsetmek mümkün değildir. Ne yazık ki günümüzde işin nasıl yapıldığından ziyade, o işi yapan kişinin şöhreti, tanınırlığı üzerinden yapılıyor değerlendirme. Hâl böyle olunca da insanlar bir şekilde tanınır olmak için dile düşmenin envaı çeşit yolunu arıyor. Bakınız Avukat Feyza Altun.
Her vesile ile toplum ikiye bölündü diye başlayan hazır kalıp bir şikâyet cümlemiz var. Sağ-sol, dindar-seküler, eğitimli-eğitimsiz, fakir-zengin, Kürt-Türk, kadın-erkek, genç-yaşlı... Listeyi uzatabilirsiniz. Bu ayrımların yanına her gün bir yenisi ekleniyor. Sanki yanlışa yanlış dememizin önüne engel olsun diye her gün bir yenisi icat edilen yapay kategoriler ile başımız fena halde dertte.
Yanlışa yanlış demek yerine, “Önce bakarım, yanlışı kim yapıyor” diyen “Benim yanlışım senin hakikatini boğar korosu”, sosyal medya...