Her şeyin nasibi vardır, her nasibin sahibini bulacağı bir zaman... Böyle bir “nasip anı”nı, 16 Ağustos sabahı yaşadım. Kitap raflarında günlerdir bulamadığım “o kitabı” ararken arka taraflarda siper almış bir kitap yere düştü: İskele Gazinosu, Sevinç Çokum.
Yere düşen kitaplarla yere düşen çocuğu teselli etmek isterken girdiğim hâletiruhiyeye bürünüyorum. Her işimi bırakıp o an bana kendini gösteren kitabın satırlarına demir atıyorum. Yine öyle oldu. Rastgele bir sayfa açtım. Sevinç Çokum ablasını anlatıyor. Daha doğrusu hayat sahnesinden pek çok güzel an paylaştığı o yazıda ben ablasının akademik kariyerine odaklanıyorum. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Bölümü’nü dört yılda yüksek notlarla bitiren Saime Hanım’a, hocası Prof. Dr. Sara Akdik asistanlık teklif eder. Bu teklifte devrin bilim kadınından istediği fedakârlığı bütün açıklığı ile görmek mümkündür: “Gel benim asistanım ol, ama iki şartla; biri sabah 5’te kalkacaksın, ikincisi evlenmeyeceksin.”
Saime Hanım, mimar bir bey ile evlenerek eşinin Kars’ta yedek subay olduğu dönemde Kars Alparslan Lisesi’nde biyoloji ve İngilizce öğretmenliği görevini ifa ediyor. Daha sonra bankacılık da yapan Saime...