Almanya'da yayınlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız'a hakaret eden “belaltı şiir”in oluşturduğu gündem üzerinden Nihayet'in Nisan sayısını irdeleyen/teşekkür eden mektuplar aldım.
Aşağıda dikkatinize sunacağım mektup bazen “iyi okuyucular”a ulaşmanın ne kadar zor olduğunu izah ettiği gibi, aynı zamanda Türkiye'de kadınların fikri ve sanatsal emeklerinin nasıl kolaylıkla heba edilebileceğini göstermesi açısından da çarpıcı bir mektup.
Buyurun:
Sayın Barbarosoğlu,
Öncelikle sizden özür dilemem gerekiyor. Derginizin Nisan sayısını takdim ettiğiniz köşe yazısını okudum ve her gün şehit cenazelerinin geldiği bir zamanda “Birlikte Gülebilecek miyiz” diye bir dosya hazırlamanızı, umursamaz aydın tavrı olarak değerlendirdim, ayıpladım. Kınadım. Uzunca bir yuh çektiğimi de saklayacak değilim.
Sizin okuyucunuz değilim. (Sadece gruba düşen yazılarınıza göz atmışlığım var.) Gülay Göktürk'ün dışında hiçbir kadın yazarı okumadığımı söylesem...(Bir de Nuray Mert'i okurdum... Yani çok eskiden...)
Köşenizde yayınladığınız yazı dolayısıyla arkadaşlar arasında bir tartışma çıktı.
Öğretmen arkadaşlarım arasında Nihayet'i düzenli olarak takip edenler var. Bir kadın dergisini erkeklerin takip etmesini yadırgadığımı da söylemeliyim değil mi?
O gün yani tartışmanın çıktığı gün fikirlerine çok değer verdiğim bir ağabeyim Sabri dedi sen akıllı bir adamsın. Dergiyi oku ve bu dergiyi arkadaşların neden okumaması gerektiğini bize izah et.