Nette dolaşmak zorunda kalanlardansanız her an hiç istemediğiniz haberlere maruz kalmayı göze almışsınız demektir. Siz haber ararken, haber diye karşınıza adını sanını bilmediğiniz bir sürü “ikoncan”ın yediği içtiği, aldığı sattığı, ihaneti aşkı çıkar haber diye. Bir sürü kire, küfe, çamura maruz kalırsınız haber peşinde. Medya gündeminde ya siyaset var en kaba dil ile icra edilen, ya magazin yıldızlarının pespaye haberleri ya da tecavüz haberleri. Oysa biz böyle yaşamıyoruz. Başka bir hayatımız var. Derinden akan bir hayat. Yüzümüze memleket tebessümü yerleştiren bir hayat. Memleket tebessümü. Eve öyle bir tebessüm var. Bu toprakların hikayesine kendi hikayesini katanların tattığı ve tattırdığı memleket tebessümü. Memleket tebessümünü son armağan eden kişi bir çoban yazar. Adı Ahmet Aslan 1969 Urfa Harran doğumlu. Uzun yıllar babası ile birlikte inşatlarda çalışmış. Sonra Hatay Reyhanlı'ya göçmüşler aile olarak. O göçten sora Ahmet Aslan'ın içinde yaban hayatına kaçma isteği mayalanmış, kabarmış, kabına sığmaz olmuş...Yaban hayata ,kaval sesine özenmiş. Kaval sesinde kendine kaçmayı, kendi içinde yaşamayı tatmak istemiş.