CNN Türk darbe girişimini engelleyen programları ile ne
kadar takdire şayan ise, darbe sırasında sanıyorum Mars'ta olan
Nevşin Mengü'nün geçtiğimiz Pazar günü yapmış olduğu Haber Ötesi
(31 Temmuz programın tekrarıydı) programı o kadar incitici.
Bir dinleyici olarak hiç bu kadar incitildiğimi/incindiğimi
hatırlamıyorum.
“Nevşin Mengü ile Haber ötesi, haberden ötesi” reklamı ile dönen
programda ne haber vardı ne de ötesi. Sadece yaşanan travmayı
hafife alan laf olsun torba dolsun kabilinden sade suya tirit bir
yaklaşım ile kotarılmış bir “program” vardı.
Programın yola çıkış sorusu anlamlı esasında. Yaşadığımız travmayı
nasıl atlatabiliriz? Bu sorunun peşine düşülmeli evet. Ekranlar
komplo teorilerinin doz aşımından kurtarılmalı. Ama bu sorunun
cevabı bir diyetisyenle telefon bağlantısı yapılarak aranıyorsa
işte orada duyarsızlığın incitici dili başlamış demektir.
Nevşin Mengü, çok gerildik, gerilince yemek yiyoruz haliyle, o
halde kilo almamak için ne yapmalıyız diye soruyor telefondaki
diyetisyene. Diyetisyen de bildiğimiz diyet listelerini sıralıyor.
Her öğünde muhakkak protein ara öğünde kabak çekirdeği filan.
Bu mudur? Ekranda alt yazı ile “darbe sonrası diyet” diye bir
tanıtım geçmediği için şükür mü etmeliyiz!
Oysa travma ve yiyecek bahsi antropolojik ve sosyolojik açıdan ele
alınabilirdi. Taziye evlerinde kavrulan helvalardan başlayarak her
toplumun kendine göre acı ile baş etme yöntemleri üzerine bir
program hazırlanabilirdi. İşte o zaman program adını hak eder
“haber ötesi” bir çizgide ilerlerdi.
Darbe travmasını konuşuyormuş gibi yaparak bir diyetisyenle telefon
bağlantısı yapmak çok ama çok ucuz bir yaklaşım. İncitici bir
yaklaşım.
Böyle yaşayacağız bundan böyle. Ötekilerin acısına uzak durmayı
seçenler, toplumsal gerçeklerle yüzleşmeyi göze alamayanlar, içinde
darbe geçen cümleler kurarak gündeme dahil olacaklar.
Kabalık bununla sınırlı kalmıyor. Nevşin Mengü'nün soruları soruş
şekli ve muhatabını dinleme şekli de çok ciddiyetsiz, çok can
sıkıcı.
Sanki 240 kişi ölmemiş, binlerce kişi yaralanmamış.
Sanki meydanlarda hala daha sabaha kadar çoluğu çocuğu ile nöbet
tutan insanlar yok.
Bütün mesele üstümüzden F16'ların uçmasıymış sadece.
F16'lar niye geçmiş, biz Türkiye olarak niye korkmuşuz? Bunlar hiç
dert değil.
Sanki 30 Ağustos Zafer Bayramına hazırlanan pilotlar yanlışlıkla
F16'ları aşağıdan uçurmuş da işte biz o sebepten korkmuşuz
gibi.
Korkumuzla başa çıkamadığımız için durmadan atıştırıyormuşuz da,
işte Nevşin Mengü de bu durumumuza “haber ötesi” bir yaklaşım
getirerek toplumsal sorumluluğunu yerine getiriyormuş gibi.
Kurulan cümlelerde bir travmadan bahsediliyor evet, ama bu
travmanın içinde tek bir şehit yakını yok. Bombalanmış alanlardaki
yıkım fotoğrafları, en sevgililerin ölüm fotoğrafları yok. Ayağını,
kolunu yitiren gaziler yok.