Son yıllarda en fazla muhatap olduğumuz kavramlardan biri dikkat
bozukluğu.
Hayatın hızı, günlük hayatın korku ve şiddet üzerinden servis
edilen dili, ekonomik sıkıntılar, belirsiz yarınlar, büyükten
küçüğe herkeste depresif bir hal inşa ediyor.
Fakat dikkat bozukluğunu yerli yersiz kullandığımız için;
dikkatsizliği, ihmali çok çabuk ve kolay bir şekilde affediyoruz,
daha doğrusu hesaplaşmadan unutuyoruz.
Gündelik hayatın en çok şikayet edilen dikkatsizlik mevzuu
öğrencilere dairdir. Mesela, veli toplantısına katılan anne
–babalar, öğretmenlerden en ziyade çocuklarının dikkat
bozukluğu/dikkatsizliği üzerine şikayet alır.
Özellikle “öğretemeyen öğretmenler” için çocuğunuzun dikkat
bozukluğu var, dikkati dağınık cümlesi iyi bir sığınaktır.
Öğrencinin dikkatinin dağılmasında kendi mesuliyetinin olup
olmadığını sorgulamayan, öğrenciyi motive etme kabiliyetinin
yokluğu ile yüzleşmeyi göze alamayan öğretmenlerin ağzından hiç
düşmeyen çürümüş sakızdır: “Çocuğunuzun dikkat bozukluğu var.”
Dikkat bozukluğu sadece başarısız öğretmenlerin sığınağı olsaydı
üzerinde konuşmak daha kolay olurdu..