2016 yılı her bakımdan zor geçecek bir yıl.
“Arap Baharı”nın mezhep çatışmalarının dönmesine Allah muhafaza
ramak kaldı...
Türkiye, Sudi Arabistan ve İran'a teenni çağrısında bulunuyor.
Bu çağrıya kulak veren olur mu?
Devletler, devletler ile muhatap ise, bizim de vatandaşlar olarak
birbirimizi muhatap kabul edip, mezhep odunu ile harlandırılmaya
çalışılan yangının din ile uzaktan yakından alakasının olmadığı
konusunda konuşma mesafesini muhafaza etmemiz gerekiyor.
Neredeyse dünya kadar eski bir yöntemdir; ekonomik dengelerin
bozulduğu dönemlerde tebanın/vatandaşın şikayetini bastıracak en
önemli “proje”, eski düşman ile savaşa girmektir.
Şu sıralar İran, vatandaşlarına İran-Irak savaşının geç gelen
zaferi olarak Bağdat hükümetinin Şii yöneticilerini nazara
veriyordur muhtemelen.
Savaş ilan eden/edilen ülkenin vatandaşları kısa bir süre yarasına
taş bassa da, savaşın açtığı yaralar bir müddet sonra hiçbir taş
ile bastırılamayacak hale geliyor/gelecektir.
Ekonomik dengesizlikleri savaş üzerinden bastırmaya çalışmak belayı
bela ile örtmek demek.
Sudi Arabistan ile İran sözüm ona mezhep çatışması ile karşı
karşıya geliyor, bu zıtlaşma durumundan Putin kendisine bir güç
devşirmek için arabuluculuk öneriyor.