“Edebi Kamu”nun 122 yıllık tecrübesi ışığında, günümüze bakmayı çok önemsiyor ve dünün edebiyatını, bugünün anlam haritasını oluşturan en temel dayanaklardan biri olarak kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda Meşrutiyet dönemi edebi kamusunu anlamamızı sağlayacak güzel projeler hayata geçirildi. Bunlardan biri de TÜBİTAK’ın, gazete sayfalarında tefrika olarak kalmış romanlara kitap hüviyetini kazandırması.
Ne ki yapılan çalışmalardan çoğu zaman haberdar olamıyoruz. Magazin yıldızlarının kavgasının her ayrıntısını bilmeye mahkum edilirken, bizi esas ilgilendiren yeni çalışmalardan bihaber kalıyoruz. Neden böyle? Kurumlar, pişirdiklerini servis etmek noktasında itinasız davranıyor.
Mesela Fatma Farunisa Hanım’ın 3 Kasım 1896- 3 Haziran 1897 tarihleri arasında Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika ettiği ve Doç.Dr. Fatih Altuğ ve Kevser Bayraktar tarafından Latin harflerine aktarılan Dilharap romanından hiç haberim olmayabilirdi. Haberim oldu çünkü, Şehir Üniversitesi’ne değerli akademisyen Mehmet Fatih Uslu’ya Dragos kampüsü için hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde Fatih Hoca’nın odasında Kevser Bayraktar ile karşılaştım.
Şehir Üniversitesi hoca- öğrenci birlikte bir proje yürütmek konusunda diğer üniversitelere örnek olacak bir heyecana sahip.
O gün Kevser Bayraktar o kadar heyecanla Dilharap romanından bahsetti ki, bir an önce romanı okumak istedim.
Tefrika romanların yayınlanması tamamlanınca, onları kitap olarak okumak için niye bu kadar vakit beklediğimizi anlatan derli toplu değerlendirmelere kavuşmayı ümit ediyorum.