Tarih boyunca hemen her toplumun kendine has bir kültürü ve adap anlayışı vardı. Sanayi Devrimi ile başlayan toplumsal değişimler, eski adabın yeni toplumsal yapının beraberinde getirdiği davranış kalıpları karşısında dayanağını yitirmesine yol açtı.
Sanayi modernleşmesi hayatın pek çok açıdan yeniden düzenlenmesini, dolayısıyla yeni bir adabı muaşeretin oluşmasını gerekli kılmıştı. Bir örnek vermek icap ederse, buhar makinesinin icadı ile birlikte insanlar tren ile seyahat etme imkanı bulmuş, ama bu yeni seyahat imkanı, birbirini hiç tanımayan insanları saatler boyu aynı mekanı paylaşmaya mecbur bırakmıştı. Bu mecburiyet kendi çözümlerini de üretmişti. Mesela tren istasyonlarında satılan gazete ve mecmualar, bakışı matbu olana yönelterek karşıdakine dikilmesinden sakınmayı sağlayan bir işlevselliğe sahiptir.
Elbette Sanayi Devrimi sonrası dönemin adab-ı muaşereti sabahtan akşama gerçekleşmedi. Eski ile yozlaşmış olan, yeni ile soysuz olan arasındaki farklar üzerine çokça düşünülerek modern toplum için davranış kodları yeniden düzenlendi.
Dijital devrim de insanı ve toplumu eski dünyadan koparan ama yeni dünyayı sadece teknik olarak ortaya koyan bir kaos...