Her Ramazan ayı esasında bize, kime yakın kime uzak olacağımızı temrin ettirir. Lakin biz yine de her defasında uzak ile yakını birbirine karıştırırız.
Zenginlerin zenginleri ağırladığı, toplu iftarlar ile yemeklerin ekmeklerin israf edildiği “etkinlik iftar”ına uzak duralım.
Fakirlerle en kolay buluşabileceğimiz yer iftar sofrası. Kumanya göndermekten bahsetmiyorum diz dize oruç açmaktan bahsediyorum.
Fakirlerin meclisine dahil olmadan fakirlere bir faydamız olamaz. Göz göze bakacak gönül gönülü görecek.
Eskisi gibi yaşamaya devam edemeyiz. Artık sokaklarımızda binlerce öksüz, yetim çocuk var.
Sokaklarımızda elindeki kağıdın üzerine yazdığı “açım” ibaresi ile sabahtan akşama kadar bekleyenler var.
Allah bu günümüzü aratmasın.
Bu günleri aramamak için, bugün elimizde var olan her şeyin şükür olarak zekâtını ödemek zorundayız.
Bedenimizin sıhhatini hizmet ile, malımızın mülkümüzün zekatını onları fakirlerin istifadesine açarak eda edebiliriz.
Kurumlar aracılığı ile fakirlere yardım gönderelim amenna. Ama fakirlerin dünyasına uzak durarak kendimizi onlardan ayırarak, görünce dayanamıyorum bahanesiyle kendimizi fakirlerden, yetimlerden uzak tutarak insan kalamayız.
Yetimleri, dulları, şehit çocuklarını kuru rakamların gövdesine emanet ederek borcumuzu eda edemeyiz.