“Hataylılar misafiri gezdirmeyi, Gaziantepliler misafire yedirmeyi sever”.
Tam bir yıl önce Gaziantep’e gitmek için hazırlanırken hocam Prof. Dr. Nihat Keklik’ in ölüm haberini almış, gidişimi ertelemiştim. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahin’e özür mesajı yazdım; özür mesajına mukabelesi, “Başınız sağ olsun bu defa olmadı ama sizi muhakkak Gaziantep’imize bekliyoruz” şeklinde oldu.
Söz verdim, sözümde dururum. Ama sözümü yerine getirmem bazen birkaç yılı alabiliyor. Bu defa bir yıl sonra yine bir mart ayında sözümü yerine getirme imkânı buldum.
Gaziantep’e ilk defa geliyorum. Ama Gaziantep bilincine dair Kahramanmaraş ve Şanlıurfa üzerinden epey hikâyeye sahibim.
2000’li yılların başında Şanlı Urfa’dan dönerken yol kenarındaki ağaçları sormuş, fıstık ağacı cevabını alınca, “Aa… Antep fıstığı bu, öyle mi” demiştim heyecanla. Bizi havalimanına götüren şoför kırgınlığını oldukça yüksek frekanstan dile getirerek HAYIR Urfa fıstığı demişti.
Fıstık meselesi benim her yerde karşıma çıkıyor. On gün önce Manisa’da da bir esnaf “Antepliler bizim fıstığımızı gelip alıyor sonra da Antep fıstığı diye satıyorlar demişti.