Bazı yollar uzun gelir gider gider de bir yere varamayız.
Bazen yollar, başka yere değil en çok kendimize götürür.
Ve bazı yollar sarsa sarsa ağlatır bizi.
Yol boyunca ağladı kadın.
Yüzünün, gözünün dağılmasına aldırmadan ağladı. Elinde bir kitap
öylece ağladı.
Kitap kadının gözyaşları için bahane miydi, mihmandar mı?
Soruları ve cevaplarını düşünmeden an'a teslim öylece ağladı
kadın.
İlk, şiir çıktı kitabın satırlarında:
Kimlik sorulunca/tren saatlerine bakmak/ya da para ödemek
için/cüzdanımı açınca/yüzün çıkıyor karşıma.
Çiçek tozları/dağlardan yaşlı/Aravis daha genç/dağlar kadar
dayanıklı.
Kalbin cüzdanında/bir çiçek o kuvvet/bizleri yaşatan/dağları
yıpratan.
Ve yüzlerimiz, kalbim fotoğraflar kadar kısa ömürlü.
Yan koltuktaki genç kız, kitabın sayfalarına gözyaşlarını akıtan
kadın için üzüldü. Üzüntüsünü, hostesin getirdiği her ikramı itina
ile takdim ederek göstermeyi denedi.
Bir insan hem okuyup hem niye ağlardı ki?
Kadın, dün gece çamaşır toplarken bir haftadır gökyüzüne hiç
bakmamış olmanın utancından arta kalan bir kederi büyütüyordu
uçağın kanatlarını göre göre.