Fatma Barbarosoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Günden güne değişen kimlikler, imha olan şahsiyetler.

I- Yazılanların doğru okunmadığı, söylenenlerin hep yanlış kulaklara gittiği günlerdeyiz. Belalı günler... Yazıyı doğru okumanız için sonda söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim: HDP' ye...

11 Eylül 2015 | 241 okunma

I-
Yazılanların doğru okunmadığı, söylenenlerin hep yanlış kulaklara gittiği günlerdeyiz. Belalı günler...
Yazıyı doğru okumanız için sonda söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim:
HDP' ye hiçbir sempatim yok.

Ne siyasi duruşlarına yakınlığım ve yatkınlığım söz konusu olabilir ne de gittikçe küstahlaşan siyasi dillerini anlayışla karşılayabilirim.
Fakat oyunu HDP' ye veren bir kişiye öfke duymam söz konusu olamaz.
Yapmış olduğu tercihi “düşman” yargısına çevirenlerin tavrını onaylamam söz konusu olamaz.
Kürtçü siyasete de, Türkçü siyasete de, dinci siyasete de karşıyım.
İnsanları Kürt, Türk , Boşnak diye ayırmak meşrebime uygun değil.

İnsanlara nereli olduğunu sorarım lakin etnik kökenini sormam. Merak etmem.
Mesela, Diyarbakırlı olmayı merak ederim. Diyarbakırlının Ermeni mi, Kürt mü, Türk mü, Arap mı olduğunu merak etmem.
Çocuklarım küçükken onlara esasen ailemin bir kolumun Kürt olduğunu söylerdim. Çünkü Kürt olmak ya da Türk olmanın bizim elimizde olmadığını anlatabileceğim en kolay yöntem buydu.

Etnik kimliğin içine doğarız. Tercih hakkımız yoktur. Ama iyi bir Müslüman olmak iyi bir insan olmak bizim elimizde. Ahlaki kimliğimizi biz kendimizi inşa ederiz. Şahsiyetimizi irademizle biz dokuruz.
Şahsiyetin dokusu en ziyade öfke anlarında, yıkım anlarında, yokluk anlarında ortaya çıkar.
Şimdi niye bunlardan bahsediyorum?

Yazıya başlamadan önce kendimi izah etme zorunluluğu hissettim, çünkü içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı karşımıza çıkan herkese hem hüsnü zan beslemekten mesulüz hem de başkalarının bizim hakkımızda sui zan beslemesini engellemekten mesulüz.
Teröre karşı sokak eylemlerini endişe ile karşılıyorum.
Kürt vatandaşlarımıza karşı yapılmış olan dükkan yakma haberlerinden ziyadesiyle endişeliyim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
21. yüzyılı kim temsil ediyor? Aptallar ve aptallıklar mı? 22 Kasım 2024 | 130 Okunma 19. yüzyıl epidemiye âşık, 21. yüzyıl laboratuvarda üretilmiş virüslerin eseri/esiri 15 Kasım 2024 | 98 Okunma Şiir Cumhuriyeti’nin o yalnız vatandaşları, merhaba... 08 Kasım 2024 | 202 Okunma Dizilerde Türk bayrağı... 01 Kasım 2024 | 308 Okunma Verilen hediye geri alınır mı? 25 Ekim 2024 | 141 Okunma