I-
Yıllardan bir yıl olan 2015'i, günlerden bir gün olan 31 Aralık ile
geride bıraktık.
Dünya bir gün, o da bugün diyenleri uzun yıllar anlamakta zorluk
çektim.
Zorluk çektikçe, zaman üzerine daha fazla kafa yormaya
başladım.
Zamanın genişlemesi ve daralması en temel sorun alanım oldu.
Özgürlük dediğimiz şey zamanın genişlemesi. Gerisi hikaye.
Merhameti, ahlak anlayışının ilkesi yapan toprağı bol olası
Schopenhauer, sağlık, gençlik ve özgürlüğü hayatın üç iyisi olarak
sunar ve onlara sahip olduğumuz zaman onların kıymetini hiç
bilemediğimizi söyler.
Hayatın üç iyisi...
Geçen hafta gözümün önünden gitmeyen bir vidyonun adete içinde
yaşadım.
Namaz vakti. Arka saflarda tek ayak üstü huşu içinde namaz kılan
bir adamı görüyoruz. İnanılır gibi değil. Tek ayak. Evet ayağının
biri kesilmiş. Kendisinin videoya çekilmesinden belki haberi var,
belki yok.
“Oturarak namaz kılanlar bu adama bir bakın” ikazı ile servis
edilen mümin kişinin videosuna bakarken/seyrederken utançtan
öldüm.
Ben o karede hem sağlığı hem de özgürlüğü gördüm. Sağlık ve
özgürlük ikisi bir arada olduğunda, kişi aslında zihnen daima genç
kalıyor.
Sağlık dediğimiz şey nedir?
Bedeni kusursuz bir makine olarak düşünürsek, bedenden gelen
aksayışları sıhhatsizlik olarak kabul etmemiz kaçınılmaz. Oysa
sağlık dediğimiz şey, içimizdeki motivasyonun sürekliliği ve eylem
inancımız ile doğru orantılı.
O bir ayağı olmayan ama şevk ile namaz kılan adam...
Evet şevk ile.
Aşk kanatları kırılıncaya kadar, şevk kanatları kırıldıktan sonra
da uçmaya devam etmektir ya...
Kanatlarından biri kırılmış ve o Allah'ın huzuruna varmak için
uçmaya devam ediyor...
Videoyu izledikten sonra tek ayağımın üzerinde durmaya çalıştım.
Kıyamda durdum, rükûa vardım, secde ettim. Fakat dengemi bulup
2.rekata kalkamadım.