Hikâye, 1940’ların başında geçiyor.
Hikâyenin kahramanı olan Manisalı Hoca, at üstünde dağları aşıp ovaları yararak seyahat ediyor. Kasabalara hiç uğramadan sadece köylerde mola vererek hayatını sürdürüyor. Onun kaçak olduğunu söyleyenler de var, Allah dostu bir derviş olduğuna inananlar da. Ama nereden gelip nereye gittiğini hiç kimse bilmiyor. Soranlara “Topraktan geldik, toprağa döneceğiz.” diyor. Köylerde verdiği molalar bazen aylarca bazen de sadece birkaç gün sürüyor. Köyün iklimi ile Manisalı Hoca’nın iklimi birbirine ne kadar uyarsa o kadar. Aşağıda nakledeceğim hikâye, ona dair son hikâye olarak biliniyor.
Manisalı İmam konakladığı köylerde köy odalarında kalıyor, camide imamlık ediyor, köylünün imanını kavîleştirmek için elinden geldiğince sohbet ediyor. Son mola verdiği köyde birkaç yaşlının dışında kimseyi göremiyor ortalıkta. “Nerede olur bu köyün erkekleri?” diye sorup aramaya çıktığında hepsini hazır ve nazır olarak köy odalarında buluyor. Köyde kadınlar ve çocuklar çalışıyor, bıyığı terleyen delikanlılar bile kendilerini evin işinden azat edip oda mesaisine dahil oluyor.
Gördüklerine pek anlam veremeyen Manisalı İmam “Ben bu bölgeyi...