Evlilik çağına gelen herkes iyi bir evlilik yapmak ister.
Oysa iyi bir evliliğin ölçüsünü “tüketim toplumu”nda belirlemek neredeyse imkansız hale gelmiştir.
Çok değil mesela 1950'lerde “iyi bir evlilik” deyince akla neler geliyordu acaba? “Evli Kadının Tarihi” kitabının yazarı Marilyn Yalom 1950'li yılların evlilik beklentisini şu şekilde ortaya koyuyor: “Amerikalı evli kadının yarım yüzyıl içinde ciddi bir dönüşüme uğradığı bir sır değil. Bundan elli yıl önce, beyaz orta sınıf kadının dünya evine kendi bölgesinden, etnik kökeninden, ırkından ve dininden bir adamla,üç -dört çocuk, iki araba ve duvardan duvara halı beklentisiyle girme olasılığı yüksekti.”
1950'lerde Türkiye'de durum nasıldı?
Kötü alışkanlığı olmayan, ailesine bağlı, düzenli aylık geliri olan damat adayı makbul bir damat idi.
Modern öncesi zamanlarda, iyi bir hayat ile iyi bir evlilik birbirinden ayrı düşünülemeyen durumlardı.
İyi bir evlilik ile iyi bir hayat isteği aynı anlama gelmiyor ne vakittir.