Dün Yenikapı'da milletimiz vatan paydasında toplandı.
Türkiye'nin dört bir tarafı “Yenikapı” ruhunda buluştu. Ben bu
satırları gazeteye gönderdiğim sırada miting henüz başlamamıştı.
Dolayısıyla miting değerlendirmemi daha sonraki günlere erteleyerek
Cuma günü kaldığım yerden devam edeyim.
İstişareleri bizzat dinleme fırsatı bulduğum DİB Olağanüstü
Şûrası'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Ben sizlere bu bildirgenin
arka planına dair gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Çarşamba günü öğleden sonra gerçekleştirilen ilk oturumun
başkanlığını Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez yaptı.
Konuşmacı olarak eski Diyanet İşleri başkanlarımız Lütfi Doğan,
Süleyman Ateş, Tayyar Altıkulaç, Sait Yazıcıoğlu, Ali Bardakoğlu
ile Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Erkem Keleş ve Hayrettin
Karaman Hocamız katıldı.
Hocaların kendilerini ve dönemlerini ciddi bir özeleştiriden
geçirmesi çok önemli idi. Bilindiği gibi bizde özeleştiri meselesi
biraz eksik kalan, geçiştirilen bir meseledir.
Eski Diyanet İşleri Başkanlarının her biri 15 Temmuz kalkışmasında
kendi sorumluluklarının az ya da çok, ama muhakkak olduğunu kabul
ettiler.
15 Temmuz “Çakalların Gecesi”nden sonra gündemde yer bulan
konuşmalar, itiraflar Türkiye'deki din algısını önemli ölçüde
yaraladı. Bu yaraları sarmak için ne yapılması gerekiyor? DİB'in
Olağanüstü Şura'sında işte bu sorunun cevabı arandı.
Ali Bardakoğlu Hoca müminlerin birey olarak sorumluluk almalarını
sağlayacak bir din anlayışının yerleştirilmesi gerektiğini
düşünüyor.