Metrodan aşağı yürüyordum. Kulağımda telefon. Gecenin bu vakti bu yolu inmek zorunda kalınca muhakkak kulağımda bir dostun sesi olsun istiyordum. Yol uzun gelmiyor o zaman. Kulaktan gönle akan sesin mihmandarlığında beden, yorgunluğunu bir anlığına unutuyor.
O gün yine öyle oldu. Yolu neredeyse bitirmiştim. Üç marketin önünden geçip gittim. Genellikle ortadaki marketin sebzelerini sevdiğim için alışverişimi oradan yapardım. Sonuncu markete geldim. Hayır uğrayıp bir şeyler almaya takatım yok. Telefon ile konuşurken küçük bir çocuk yanaştı: “Bir dakika abla dedi bir şey söyleyeceğim. Para istemeyeceğim. Sadece soracağım.”
Telefonu kapattım. “Sor hadi” dedim. “Bizim eve biraz sebze alabilir misin?” dedi.
Bunun çok güzel bir taktik olduğunu çok sonra anlayacaktım ama...
“Nerelisin sen?” dedim. Burada doğmuş Suriyeli bir çocuk ile karşılaşacağımı zannediyorum.
“Kuştepeliyim” dedi.