Şu sıralar konuşmaya değer mevzular konusunda bir sıkıntı çekiyor musunuz? Merak etmeyin yalnız değilsiniz. Ve üstelik bu sıkıntı yeni bir sıkıntı değil.
Tolstoy’un Anna Karenina adlı romanından bir sahne... Petersburg sosyetesi bir salonda toplanmış, nelere dair sohbet edeceklerini kestiremeyen bir konuşmanın bölük pörçük atmosferinde, bir kurtarıcı bekliyorlar, sohbeti açması için güzel konuşma ustası olarak bilinen elçiden yardım istiyorlar.
Elçi söze şöyle başlıyor: “Herhangi bir konu söyleyin. İş konuyu bulmakta. Konu hazır olduktan sonra onu işlemek kolaydır. Geçen yüzyılın ünlü laf ebeleri günümüzde yaşasalardı dinlemeye/dinletmeye değer bir şeyler bulmakta büyük güçlük çekerlerdi bence. Çok olmuştur böyle düşündüğüm. Akıllı uslu konuşmalar öylesine can sıkar ki…” (Anna Karenina,sh.169)
“Akıllı uslu konuşmalar öylesine can sıkar ki…”
Sosyal medya hesabımdan Üsküdar Kitap Fuarı için hangi konuda konuşabilirim diye sordum. Takipçilerim en iyi bildikleri ya da en dertli oldukları yerden konular önerdi: Nezaket ,vicdan ,BBC’nin baş açma gündemi , üniversite gençliğinin evlenememesi vs.
Bütün bu konuları ortak paydada bütünleyebileceğim tema Ölüm. Konuşmamın başlığını hayat memat meselesi olarak duyurdum.