"Acilen bütün kurumlar çalışanlarına sivil savunma eğitimi vermeli. Hayatın her anında ve alanında hayat kurtaran bilgilere ihtiyacımız var”.
Yukarıda okumuş olduğunuz cümleleri, Cumartesi akşam saatlerinde tivit olarak attım. İstanbul Beyoğlu'nda gerçekleşen canlı bomba eyleminin dehşeti ve korkusu hakim olduğu için yukarıdaki cümlelere, “Durum bu kadar mı vahim?” diye korkuyla ya da nolacak işte bu da AK Çözüm diye aşağılayarak tepki gösterenler oldu.
Bu cümleler 15 Mart Salı akşamı Kadıköy-Kartal metrosunda tanık olduğum bir epilepsi vakasından bu yana düşündüğüm cümleler.
Önce size vakadan bahsetmeliyim.
Bir kişi titreyerek kendisini yere attı. Yerde titremeye devam etti. Önce bir erkeğin sesi duyuldu. Durun ben doktorum diyen. (O kişinin sivil savunma uzmanı olduğunu sonradan öğrenecektim.) Adam yerde yatan hastanın yanına varıncaya kadar genç bir kadının olaya müdahale ettiğini gördüm. (Genç hanım doktormuş.) Hasta yan çevrildi. Bir bey hastanın hareket ederek kendisine zarar vermesini engelledi, daha sonra imdat freni çekilerek durum makiniste haber verildi. Makinist bir sonraki istasyonda ambulansın hazır olacağını söyledi. İki istasyon arasında hastanın atağı zayıflamış ayağa kalkacak hale gelmişti. Olaya müdahale eden doktor hanım hastanın koluna girerek onu trenden çıkardı. Nerede sağlık ekipleri derken iki kişinin gelmekte olduğunu gördük. Doktor hanım hastayı görevli kişilere teslim etmek yerine ona eşlik etti, bizim tren de yoluna devam etti.