Çarşamba günü ödül almak da vermek de tehlikeli bir iştir
demiştim. Bazı okuyucularımız nasıl yani diye soruyor.
(Bunu nasıl söylersiniz hediye almak sünnettir diyenler de oldu.
Ödül ile hediye arasındaki farka dair bir ara yazarım belki.)
“Nasıl yani”nin en güzel, en teferruatlı en can alıcı izahı 2016
Nobel Edebiyat Ödülü'nde gizli.
Hatırlayalım...
2015 Nobel Kimya Ödülünü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın başarısı
hepimize iyi geldi lakin Nobel Edebiyat Ödülü, zenginin malı
züğürdün çenesini yorar bir durum inşa etti.
Neden?
Çünkü ödül bir pop starına, Bob Dylan'a verildi.
O şarkıcı değil ozandır ozan diye savunanlarla, filan feşmekan on
yıldır Nobel Edebiyat Ödülü'nü beklerken sen kalk paraya para
demeyen bir şarkıcıyı ödüllendir diye karşı çıkanlar oldu.
Bazı köşe yazarları karşı çıkmak ile savunmak arasındaki uzun
mesafeyi çok kısa bir zamanda aşarak, yazdığı yazı yayınlanmadan
düşüncelerinden vazgeçtiğini ifşa edip “Döneklik tarihine Nobel
katkısı” olarak sundu.
Nobel Edebiyat Ödülü bir müzisyene verilerek ne denmiş oldu?
Küresel dünyada sınırlar geçersizdir. Kimlikler geçersizdir. Esas
olan performanstır. MI?
Tepki gösterenleri anlamak kolay, lakin övmelere doyamayanları
anlamak vakit aldı.
Lütfen onun yazdıklarına şarkı sözü demeyelim, en esasından şiirdir
deyip, şiirli Dylan için şiirimsi övgüler düzenlediler.
Bob Dylan fanları işini gücünü bırakıp bu ödülün ona ne kadar
yakıştığını onun bu ödülü nasıl hak ettiğini dünya âleme Mars'tan
Merkür'e herkese anlatmaya çalıştılar çalışmasına lakin bir sorun
vardı.
Dylan ödülün kazanımını istiyor lakin bedelini ödemeye pek
yanaşmıyordu.