I-
Ülkemizin dostu ile düşmanını, Barış Pınarı Harekatının aynasında, olanca berraklığı ile gördüğümüz günlerden geçiyoruz. Hepimizin üzerinde ağır bir iklim var. Bu ağır iklimi biraz olsun hafifletmek için her birimiz yapmakta olduğumuz işi en iyi şekilde yapmaya devam etmeliyiz. Ama yaptığımız işi en iyi şekilde yaparken; çatışmanın odağındaki siviller için, Türk askerinin ayağı taşa değmeden bir an önce harekatı başarı ile tamamlayıp kışlasına dönmesi için, duayı duaya ekleyerek yaşamak zorundayız. Ve elbette “burada” selamı çoğaltarak. Ayrılıkların, farklıkların değil, ortak duyuşların, duruşların altını çizerek. Yaralarımızı bütünlenerek sarmak zorundayız.
Kendi verdiğimiz tepkiyi/desteği merkeze alarak, başkalarını bizim gibi olmaya zorlayıcı söylemlerden zinhar sakınalım. Aile meclislerinde, dost meclislerinde çatışmacı dilden uzak duralım; ülkemizin huzuru için neler yapabiliriz, bize düşen nedir sorusuna cevap arayalım. Gençleri sorumluluk bilinci ile yetiştirmeyi ana meselemiz sayalım. Lütfen.
Harekatlar, savaşlar biter gündelik hayat devam eder. Gündelik hayat her şartta devam eder. Önemli olan nasıl devam ettiğidir. Nasıl devam ettiği sorusuna cevap verecek ölçüler, dar gelirlilerin, yaşlıların, çocukların, gençlerin, engellilerin, kadınların toplumdaki yeridir. Bunlara ilaveten artık sığınmacıların ve mültecilerin dahi toplumdaki yerini düşünmek, iyileştirmek, ülkemiz için, yani kendi yarınımız için önemlidir.
Gündelik hayat devam eder. Bazen sabahlar ağıt ile başlar bazen şairin dediği gibi “akşamlar bir roman gibi ” biter.
II-