Gündemimiz korku kültürü ve şiddet sarmalı.
Korku kültürü meselesini sondan geriye doğru işleyeceğimiz için
Gazeteci Ahmet Hakan'ın dövülmesinden başlayabiliriz.
Evvele şunu söyleyelim. Gazeteci Ahmet Hakan'ın dövülmesi kötü bir
olaydır. En kötüsü de dayak hadisesini medya olarak ele alış
şeklimiz, şuyuu vukuundan beter “yorumlar”la iyice seviyesizleşmiş
olmamızdır.
Kamuoyu “şehit haberleri” ni bile kanıksamış olduğu için dövme,
yaralama, darp, hırsızlık olaylarını önemsemez bir ruhu hali içinde
dinliyor.
Olaylara ya bizim başımıza gelmediği için seviniyor, ya çoktan hak
etmişti oh olsun frekansında dinliyor ya da aman canım
gazeteci/polis/subay her mesleğin riskleri var diyerek pek
“profesyonel” bir tutum takınıyoruz.
Toplumsal düzen açısından meseleleri, olayları, şiddeti ele alış
şeklimiz hiç de hayra alamet değil.
Medya olarak durumumuz içler acısı.
Ahmet Hakan'ın dövülmesi haberi iki uçta salındı/ salınmaya devam
ediyor. Bir tarafta “orantısız bir ilgi” var/dı, nitekim aynı gün
şehit olan askerlerin bazı kanallarda birinci haber olarak
verilmemesi insanlarda infial yarattı.