-I-
Nasıl bir eğitim sistemi istiyoruz? Bu sorunun cevabını bulmamız giderek imkansızlaşıyor. Çünkü eğitimden ne istediğimiz konusunda kafamız karışık. Hiç dirsek çürütmeden diploma imkanı sunulsa, pek çok aile derhal çocuğu için “diploma çeyizi” biriktirmeye başlar .
Talim Terbiye ders kitaplarının lüzumsuz kalınlığına dikkat çekerek yeni öğretim yılında yarıya eleneceğini söyledi. İyi de bu eleme işi kimlerle yapılacak? MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş akademisyenlerden yardım alınacağını söylüyor.
Akademisyenlerden yardım alınacak deyince hangi akademisyenler diye sormaktan kendimi alamadım. Çünkü pek çok akademisyen bir düşüncenin, bilginin, verinin gençlere nasıl aktarılacağı konusunda fikirlerini hiç yormuyor bile.
Bir kaç hafta önce bir panele katıldım. Konu başlığını vermeyeceğim. Verirsem kimlerden bahsettiğim derhal anlaşılır, bu vesile ile hiç istemediğim halde birilerinin kalbinin kırılmasına sebep olurum. Konuşmacıların hepsinin Prof. Dr. unvanı var. Ama içlerinden hiçbirisi ilan edilmiş başlığa uygun bir konuşma yapmadığı gibi kayda değer tek bir cümle de kurmadı. 15 dakika boyunca, süre bitse de kurtulsam diye didinip durdular, 14.dakikada sürenin yetersizliğinden şikayet ederek sızlanmaya başladılar. 14 dakikadır hiçbir şey anlatmadıklarının farkında değil mi bu zevat?
Salonu dolduran gençler için akılda kalacak tek bir cümle kurma sorumluluğundan kendilerini nasıl azat ettiklerini bir türlü anlayamadım. Bir şey anlatmamış olmalarını “süre yetersizliği”ne bağlayıverdiler.