Bazı arkadaşlar, arkadaşlıklar yüktür. Nerede ne zaman karşılaşacağınızı bilmezsiniz ama nerede ve ne zaman karşılaşırsanız karşılaşın o gün sizin sırtınıza bir yük gibi binecek; zaman geçtikçe ağırlığını artıra artıra kendini unutulmaz kılacaktır.
Şeniz ile her karşılaşma, yılların yokluğunu telafi edecek bir donanım ile gelir. Son karşılaşma yine öyle oldu. En son 2018’de “Sen de bu diyet listesini uygulamalısın!” diye vapurda yakama yapışmış, Eminönü-Kadıköy hattında bir tanıdık çıkacak da benim kilo vermeye azmetmiş olduğumu zannedecek diye tedirgin bir şekilde etrafıma bakmış, şu yolculuk bi kazasız bitse diye dua üstüne dua etmiş, Şeniz’i amatör diyetisyen frekansından çıkarmak için dikkatini başka noktalara çekmeye beyhude çalışmıştım. O sıralar Şeniz yeni vegan olmuştu ve şundan peynir, bundan et yapmanın derdine düşmüştü. “O kadar et ve peynir seviyorsan ye, badem sütünden ve bademlerden ne istiyorsun?” dedim diye bana küsmüştü.
Ama küsmeden önce dünyanın en zeki, en merhametli insanlarının vegan olduğu konusunda sıkı bir diskur geçmiş, et yiyen insanların ahmaklığına, aptallığına dair konuştukça konuşmuş, et üstüne o kadar konuştuktan sonra “Soyadan köfte...