I-
Markette kasa önünde bekliyoruz. Güler yüzlü kasiyer kız, sırada
olmayan bir adama O yabancı da diyerek öncelik hakkı tanıyor. Orta
boylu koyu tenli İngilizce konuşan bir adam. Suriyeli olduğunu
tahmin etmek zor değil.
Dilenen Suriyelilerin insanın ta kalbini görüyor gibi bakan
gözlerine aşina olduğum için, göz teması kurmayan, insanda bir
kaçak imajı uyandıran yabancıyı, göz hapsinde tutmaktan kendimi
alamadım. Suçunu bilen ama suçunu teşhis edecek insanlardan
saklanmaya, sakınmaya çalışan bir hal ile başını yerden
kaldırmıyor. Kasiyer 40 TL tuttuğunu söyledi hesabının. Adam gıcır
gıcır iki ellilik uzattı. Kız elliliğin birini aldı on TL verdi ve
art niyetli biri olsa kandırırdı, paradan hiç haberi yok dedi.
Adamın taşıdığı paranın değerinden habersiz olması değil, taşıdığı
paranın bankadan henüz çıkmış gıcırlığı dikkatimi çekti. Yüzündeki
nursuz ifade ile taşıdığı paranın tazeliği aklıma savaş
zenginlerini getirdi.
Malumunuz her savaşın bir de savaş zenginleri oluyor. Yokluğun ve
yoksulluğun sırtından para kazanarak zengin olanlar. Merdiven
altında bot yaparak, can yeleği yaparak vatandaşlarını ölüme
götürenler, insan kaçakçılığı adı altında başkalarının ömrünü ziyan
edenler...
Aynı belaya maruz kalmış insanların hayattan bir ders almasını
beklediğimiz için, başa gelen belaya rağmen dildaşını, dindaşını,
vatandaşını ziyan eden bu iki ayaklıların varlığına tahammül etmek
zor geliyor.
Ne ki, biz onların varlığına rağmen insan kalma sınavında yol
almaya devam edeceğiz...