Mektupları yayınlamaya devam ediyorum. Devam ediyorum çünkü bu
vesile ile insanlar birbirleriyle bir sorun etrafında konuşmaya
başladı. Üstelik hikayesini anlatmakta zorlanan erkeklerin
hikayesi, mektuplar aracılığı ile gözler önüne serildiği için ilk
defa genç kızlardan Türkiye'de erkek olmak gerçekten zormuş
tespitini duymaya başladım.
Türkiye'de erkek olmanın zorluklarına temas etmeye devam
edeceğiz.
Şimdi mektubumuza buyurun:
“Zor yazan bir insanım. Bu yazıya da nereden başlanır bilmiyorum.
Bismillah deyip başlayalım. Son iki sayıdır derginizi takip
ediyorum. Çok başarılı buluyorum. İnşallah uzun soluklu, maddi
kaygılardan uzak bir dergi olmayı başarır.
Kederli dindar hanımların hikayesini yazdıktan sonra beylerden
cevap beklediğinizi söylemiştiniz. O yazınıza cevaben yazmıyorum,
sadece benim gibi erkeklerin hangi sorunlarla karşılaştığını dilim
döndüğünce size anlatmak istiyorum.
İsmimden anlaşılacağı gibi ülkücü bir babanın evladıyım. Bu baba
aynı zamanda esnaf olunca ve çocukluğunuz o dükkanda geçmişse ister
istemez hayata olgun başlıyorsunuz. Bu nedenle hayatımın her
aşamasında akranlarımdan daha olgundum. Ruhi manada ergenlik
yaşamadım diyebilirim. Bu arka plana sahip biri olarak yazıyorum
size.
Evlenmekten korkuyorum. Neden mi? Adı üstünden evlenmek ev kurmak
demek. Ben bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışıyorum.
Üçbin TL maaş alıyorum. Bu maaşla ev kurmak ne kadar mümkündür?