Cuma günü sizleri Coetzee’nin hikayesi ile (link üzerinden) buluşturmuş ve yorumlarınızı beklediğimi söylemiştim.Çok güzel çok özel mektuplarınız için binlerce teşekkür. Mektupların hepsini okudum. Tekrar tekrar okudum. Her birinden çok istifade ettim. Tadımlık olarak dikkatinize sunuyorum.Buyurun:
“Köylülük bir şehirlinin korkulu rüyasıdır”
Kıymetli Fatma Hanım öykü okuyucusu olmayı öyle pek matah bir iş gibi görmüyordum. Ta ki sizin tarafınızdan dünyayı, gündemi, kendimi en iyi orada bulabileceğimize ikna edilene kadar. Teşekkürler, müptelası olmuş vaziyetteyim.
İzmir’de doğmuş büyümüş şimdilerde İstanbul’da ikamet eden, yetiştirdiği tek bitkinin kokuşmuş pamuk içerisinde bir zavallı fasulyecik olduğunu fark eden 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Şimdiye dek tüketip çöp çıkarmak dışında yaptığım şeyleri zihnimin ücra köşelerinden bulup çıkarmaya çalışacağım. Zor olacak gibi duruyor. Soframdaki ekmekle aramdaki kilometreleri düşüneceğim. Toprak benim için hep köylülük kokmuş, ve elbette bilirsiniz köylülük bir şehirlinin korkulu rüyasıdır.
Selam ve dua ile… Emine B.
Çanakale Çan’dan yazan öğretmen çocuğu Yasemin Çoban köylüğün köylerde bile ne kadar olumsuz karşılandığını kendi tanıklığı üzerinden anlatıyor: