Trt arşivleri açıldı. Arşivlerin açıldığı gün, sosyal medya
ahalisi ninesinin sandığından aile tarihini bulacakmışçasına
coşkulu, kendisini geçmişin kollarına attı.
Geçmiş bir umman olarak “orada”, dijital ortamda duruyor, her dalan
kendi meşrebince inanılmaz ganimetlerle geri dönüyor bir kaç
gündür.
Ninelerimiz için bedesten ne ise sosyal medya ahalisi için de TRT
arşivi o oldu.
Bir zamanlar Beyoğlu'na takım elbise ile çıkardık diyenleri duymuş,
görmüş olanlar bu defa, “Efendim TRT'li günler bu kadar güzel ve
hoş idi. Şu dilin letafetine, şu canilerin temiz bir Türkçe ile
konuşmasına bakınız...” türünden nostaljik hayıflanmalar eşliğinde
iç çekiyor.
Nostaljik yaklaşım dediğimiz şey, ağrısı acısı dindirilmiş
geçmiştir. Bugün nelerden şikayet ediyor nelere katlanmakta zorluk
çekiyorsak geçmişe gider, ihtiyacımız olan şeyleri peşimize takarak
bugüne çıkarız.
Eski insanlar ne kadar güzeldir diyerek günümüzün insanlarına dair
negatif mesafemizi pekiştirir, sorumluluklarımızı parantez içine
alıveririz. Parmağımızı kıpırdatmaya, elimizi taşın altına koymaya
gerek yoktur. Çünkü günümüzün insanları bozulmuştur.
“Eskiler ne kadar güzeldi” hayıflanması bagajında daima bugünü imha
etme teçhizatını taşır.
Eskiler ne kadar güzeldi bugün her şey çok çirkin kabulü, herkes
çirkin bir ben kaldım iyi yürekli, temiz, asil kibrini inşa eder
sinsi sinsi.
Dünya bozulacaktır. Bozulup nihayetlenecektir. Çünkü sonludur. Ama
bizler insan olarak içine bırakıldığımız çağın, zamanın
mesuliyetini yerine getirmek zorundayız.
Toprağı bol olasıca J. Berger'e bakınca bizim geleneğimizde ne
geçmişin nostaljisi ne geleceğin ütopyası vardır.