Hayatımıza giren her teknolojik alet beraberinde “kullanma kılavuzunu” da getiriyor. “Kullanma kılavuzu” sadece bizim teknolojiyi nasıl kullandığımızı ya da kullanacağımızı değil aynı zamanda teknolojinin bizi nasıl kullanacağını da gösteriyor/dikte ediyor.
Mesela akıllı telefonlar ile kendi fotoğrafımızı çekerek sadece bir uygulama kullanmıyoruz, çoğu defa kendi fotoğrafımızı çekip sosyal medya hesabımızda yayınlayarak “kullanılmış” da oluyoruz.
Başkalarına göstermek, sosyal medya hesaplarına yüklemek üzere çekilen fotoğraflar, pek çok değerin imha edilmesi sürecini de başlatıyor, ne ki “kullanılma kılavuzu” nu içselleştirdiğimiz için bunun üzerinde hiç durmuyoruz bile.
Sosyal medya aracılığı ile her gün değer ve ilkelerin “fotoğraf ile imha” sürecine dair çarpıcı tanıklıklarımız oluyor. Mesela geçtiğimiz hafta sonu sosyal medya ahalisini fazlasıyla meşgul eden bir adliye fotoğrafı düştü gündeme.
Aktör Kıvanç Tatlıtuğ, sanık olduğu bir dava dolayısıyla adliyede. Ne var? “Olan şey” şu noktadan sonra başlıyor: Sırtında cübbesi ile genç bir hanım –ki sosyal medyaya Kıvanç Tatlıtuğ’un sanık olduğu davanın hâkimi olduğu üzerinden düştü fotoğraf- Kıvanç Tatlıtuğ ile bir fotoğraf çektirmiş.
Daha sonra genç hâkimenin Kıvanç Tatlıtuğ’un davasına bakan hakime olmadığı bildirildi lakin bu çok önemli değil. Önemli olan bir yargı mensubunun sırtında cübbesi ile bir davanın sanığı ile fotoğraf çektirip bunu sosyal medya hesabında yayınlamış olması.