30 Temmuz’da Saadet Partisi’nin hazırlamış olduğu Büyük Kudüs Mitingi’nde Mescidi Aksa ve Kudüs’ün maruz kaldığı işgale karşı tek yürek olan kardeşlerimizle bir aradaydık. Mitingde adaletin tesisi için çarpan bütün yürekler bir olup, İslam coğrafyasının uyanışı ve Mescidi Aksa’nın kurtuluşu için dua ettiler. Bir asra yakındır Filistin’de masum insanları katleden İsrail’in ancak güçten anlayabileceğini haykırdılar. Fakat ne yazık ki, bağrında taşıdığı değerlerden uzaklaşarak asimile olan İslam toplumları, bir araya gelip bir güç birliği oluşturamıyorlar. Bugün İslam coğrafyasının toparlanıp yeniden dirilişe geçebilmesi için içinde bulunduğu kimlik karmaşasından kurtulup iman tazelemesi gerekir.
Huntington gelecekteki savaşların medeniyetler çatışması ekseninde devam edeceğini söylemişti. Gerçekten bugün baktığımızda İslam toplumları mezhep ve etnik çatışmaların göbeğinde yer alıyor. Müslümanlar ne yazık ki bir araya gelip, düşmanın belini kıracak bir direnç göstermekten aciz kalıyorlar. Müslümanların içine düştüğü vahim durumdan cesaret alan küresel güç odakları ise masum halkların mallarına, canlarına ve kutsallarına kadar uzanabiliyor. Kutsal kitabımız Kur’an’ın ilkeleri ayaklar altına alınıyor, Resulullahın şahsına dil uzatacak kadar ileri giden kör cahiller ortaya çıkıyor. Müslümanların ilk kıbleleri, Resulullahın İsra hadisesine şahit olduğu mekân Mescidi Aksa kuşatma altına alınıyor. Bu kutsal mekâna elli yaşın altındaki kişiler alınmadığı gibi alınanlar da ağır bir güvenlik çemberinden geçiyorlar. Müslümanlar kendi topraklarında kendi kutsallarında parya hayatı yaşıyorlar.