Çinli bir kız evlenir ve kayınvalidesi ile birlikte yaşamaya başlar. Fakat kısa süre sonra evde anlaşmazlıklar ortaya çıkar ve genç kadın kayın validesiyle anlaşamamaya başlar. Ancak bu durum Çin geleneklerinde kabul edilebilecek bir durum değildir. O yüzden olaya gelinin kocası da müdahil olur ve iki kadın arasında yaşanan sorunu gidermeye çalışır. Fakat başarılı olamaz.
Yaşananlar katlanılmaz hale gelince gelin bir baharatçıya gider ve sorununu anlatır. Baharatçı ona bitkilerden bir kür hazırlar ve bu kürü üç ay boyunca kayınvalidesinin yemeklerine koyması halinde, kürün onun ölümüne neden olabileceğini söyler. Baharatçı genç kadına, insanların kendisinden şüphe duymaması için kayınvalideye iyi davranması ve onu incitmemesi gerektiğini söyler.
Gelin baharatçının verdiği kürü aynen uygular. Ancak yaşlı kadın bu kürü kullandıkça gelinine iyi davranmaya ve ona şefkatle yaklaşmaya başlar. Artık ona kendi kızı gibi davranmaktadır.
Genç kadın birkaç ay sonra, baharatçıya gelir ve verilen zehrin giderilmesi için bir kür daha yapar mısınız çünkü artık kayınvalidem bana kızı gibi davranıyor, hiçbir sorunumuz kalmadı der ve onun için dua eder. Adam güler zaten sana verdiğim şeyler vitaminlerdi, olsa olsa kayınvalideni daha da güçlendirmiştir. Ama sen onunla ilişkilerini iyileştirmeye çalıştığın için sorun kalmadı der.
İlişkileri iyileştirmenin yolu karşı tarafa değer vermekten ve onun haklarını korumaktan geçer. Bugün insanlarımız eşleriyle, çocuklarıyla ve yakınlarıyla yaşadıkları küçük sorunları dahi büyüterek terapistlere koşuyorlar. Oysa her insan, yaşadığı sorunun çözümü için gerekli olabilecek fıtri donanımlara sahipler.