Bir kadın, başını avuçlarının arasına almış, üç kilo fazlam var,
bunu nasıl vereceğim diye düşünüyor. Kadın adeta yasta. Üç kilo ne
büyük dert… Acaba hangi diyetisyene gitse, hangi uzmandan yardım
alsa, hangi diyet kürünü uygulasa da bu kilolardan kurtulabilse.
Kadın içten içten hüzünlenirken kimse ona fazla kilolardan
kurtulabilmek için boğazını tutması gerektiğini söylemiyor. Kadın
fahiş paralar ödeyerek diyetisyene gidiyor ve aldığı kiloları
verebilmek için sıkı bir diyete başlıyor.
Bir kadın üç ay önce aldığı köpekle iletişim kurmaya çalışıyor.
Köpek ise evin sakinlerinden uzaklaşıp sakin bir odaya kaçıyor.
Köpek verilen yiyecekleri yemiyor, durgun bir deniz gibi öylece
bakıyor. Kadın sabahın erken bir saatinde evinden çıkıyor ve köpeği
veteriner veteriner gezdiriyor. Veteriner ise köpeğin sağlığında
herhangi bir sorun olmadığını, yeni duruma uyum sağlamaya
çalıştığını söylüyor. Kadının bir haftadır elinden telefon
düşmüyor. Tanıdık tanımadık herkesi arıyor ve köpeğin sorununu
paylaşıyor. Fakat kimse ona köpeğin ait olduğu ortamdan koparılarak
daracık bir mekâna kapatıldığını ve bu ortamın onun doğasına uygun
olmadığını söylemeye cesaret edemiyor. O yüzden evin bahçesinden
alınıp küçük bir odaya hapsedilen ve adeta insan rolü biçilen köpek
uyumsuzluk yapmaya devam ediyor.
Bir adam arabasını değiştirebilmek için ek iş yapıyor fakat
biriktirdiği para istediği aracı alabilmek için yeterli gelmiyor.
Adam karalar bağlamış, eşi ile konuşmuyor, çocuklarını azarlıyor,
eve gelen misafirlere tepki gösteriyor. Adam hayallerini süsleyen o
aracı almaya kararlı fakat imkânları buna elvermiyor. O da
suçlayacak birini arıyor