Bazen benden yaşça hayli genç insanlardan da aynı cevabı aldığım oluyor, ama ‘yaşlı’ kategorisine girenler için daha fazla söz konusu “Ben teknoloji özürlüsüyüm” gerekçesi…
Özür, dünyadan haber alma konusunda yaşanıyor.
Benim bu özüre muhatap olmam da “İnternette her gün bir şeyler yazdığım bir sitem ile bir de haber sitemiz var” dediğimde gerçekleşiyor.
ABD’ye ilk gittiğimde (1980) Massachusetts Institute of Technology‘de (MIT) masaüstü bilgisayarla biraz uzaktan tanışmıştım. O zamana kadar ‘bilgisayar’ eşimin bazen eve de getirdiği üzeri delik kartların kullanıldığı dev makinalar anlamına geliyordu. O makinaların bulundukları her yerde koca mekanları işgal ettiğini, bir araştırma sorusuna onlardan cevap alabilmenin bazen saatler sürdüğünü biliyordum.
MIT’de ise, hemen yanımdaki odanın müdavimi masasının üzerindeki büyükçe bir kutunun önünde saatlerini geçiriyordu. “Roma Kulübü için rapor hazırlıyor” denmişti komşu ofisi kullanan kişi için; bu amaçla kendisine o sıralar henüz yeni kullanıma girmiş ve olağanüstü pahalı olan masaüstü bir bilgisayar tahsis edilmişti.
Kendime ait ilk bilgisayara bir-iki yıl sonra yurtdışında görevli kardeşim sayesinde sahip olacaktım.