Laiklik uygulamalarının geçmişte rahatsızlık verici sonuçlar doğurduğunu biliyoruz. Türk Ceza Kanununun (TCK) 163. maddesi anayasanın laiklik ilkesini koruma amacıyla çıkarılmıştı ve zaman içerisinde o madde sebebiyle pek çok insan özgürlüğünden mahrum hale getirilebilmişti.
Sol düşünce ve o düşüncenin ifadesine yönelik faaliyetleri yasaklama amaçlı çıkartılmış TCK’nin 141 ve 142. maddeleri de öyle.
Özgürlükleri halkına çok gören sesi fazla yüksek çıkan bir kesimin ve onların medyadaki temsilcilerinin şiddetli itirazlarına aldırmayan Turgut Özal, partisi içinden karşı çıkanları da ikna ederek, kararlı tutumuyla bu üç maddeyi TCK’dan çıkarttı; 1990’ların başında Türkiye daha özgür bir ülke haline geldi.
TCK 163. maddenin kaldırılması laiklik tartışmalarına da son verdi.
Türkiye o dönemi geride bıraktıktan sonra, muhafazakar kesim, sonraki yıllar boyu “Daha az değil daha fazla laiklik” formülünü benimser göründü. Anayasanın laiklik ilkesi, inançlı insanlara inançlarını istedikleri gibi yaşama kolaylığı getirdiği için…
Gerçek buyken günümüzde laiklik konusunun yeniden gündeme tırmanmasını, birilerinin “Anayasadan çıkarılsın” teklifini dillendirmesini ne ile yorumlayacağız?