Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) anamuhalefet görevini hakkıyla yerine getirecek bir kıvama kavuşmasına önem veren kalemlerin Çanakkale/Eceabat’ta düzenlenen ‘Adalet Kurultayı’na ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini okuyorum; onlar mutlu ve gelecekten de umutlu görünüyorlar…
Kurultay için Çanakkale’ye giden bazı CHP’lilerin günlük rutinlerini oraya da taşıdıklarını, içki keyfini sürdürdüklerini öğrenince CHP’nin ‘Şehitlere saygısızlık’ yaptığı konusunu büyüten ve işi 1962’inin ‘Kadeş rezaleti’ ile mukayeseye kadar vardıran yayınlar da oldu.
- Reklam -
Bu görüntüye sebep olanların yaptığı terbiyesizlik elbette.
Ancak bazılarının terbiyesizliği, etkinliği değerlendirmeden kaçınmamızı gerektirmiyor.
Adalet AK Parti’nin isminde kalmamalı
Etkinlik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP
milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıla mahkum edilmesi ve
tutuklanması yüzünden başlattığı, bir aya yakın sürmüş ‘Adalet
Yürüyüşü’ ardından düzenlendi.
CHP ‘adalet’ konusunu ön planda tutan bu tür etkinlikleri 2019’da yapılacak seçimlere kadar sürdüreceğe benziyor.
‘Adalet’ gibi evrensel kabul gören bir kavramla ilgili bilincin yaygınlaşmasına kim neden itiraz eder ki?
Bu sorum, özellikle ‘adalet’ kavramını umursamayan ve işine geldiğinde ayaklar altına almaktan çekinmeyen bir anlayışın birinci derecede mağdurları tarafından oluşturulan ve hassasiyetini ‘adalet’ kavramını parti ismi olarak da seçmeye kadar vardıran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti, AKP) için…
İktidar partisi bu alanda kendisine yöneltilen eleştirilere kulak vermeli, haklı olanların giderilmesinde ön almalı.
“Yargı bağımsız, bizler ne yapabiliriz ki?” türü mazeretler, geçmişte yaşanmış mağduriyetler döneminde, sonradan AK Parti’yi oluşturacak kadro için geçerli sayılmamıştı; o mağduriyetlerin son örneğini, şimdi Cumhurbaşkanı olarak ülkenin başında bulunan Tayyip Erdoğan yaşamıştı.