Bir kişinin kaybı bazen olağanüstü önemli sonuçlar verebiliyor…
Erol Olçok’u ilk kez AK Parti’nin kuruluş sonrası kendisini tanıtmak amacıyla düzenlediği Ankara Bilkent Öteli’ndeki toplantıda görüp tanıdım. Ön sırada kenarda oturmuş, kravatlı, takım elbiseli, pahalı olduğu anlaşılan ayakkabılıydı; resmi elbise ve celalı ayakkabıya rağmen çorapsız olması dikkatimi çekmişti.
Yanımdakiler de kim olduğunu bilmiyordu.
Dikkatimi çektiği onun da dikkatini çekmiş olmalı ki, toplantıya ara verildiğinde tanıştık.
İlkinden başlayarak AK Parti’nin katıldığı birbiri ardına bütün seçimlerde, kampanyalar, tamamen onun gözetiminde hazırlanıp uygulandı.
Sol eğilimli bir akademisyen dostumla sohbet ederken, Erol Olçok’un kampanyalarda yararlanmak arzusuyla kendisinden de yardım istediğini öğrendiğimde şaşırmıştım. Dostum karşılaştığı profesyonellikten müthiş etkilenmişti.