[‘Uçkur davası’, başrollerinde Şener Şen ile Müjde Ar’ın oynadığı bir filmin adıydı. Bugün ele alacağım konu bana o filmin konusunu olmasa da adını çağrıştırdı.]
Bir yandan ülkemizde seçim sonrası partilerde yaşananları ve bir zamanlar çeşitli filmlerde figüran olarak yer almış bir kadının değişik ünlülerle ilişkilerinden olmuş çocuklarının babalarını arayışlarını izlerken, bir yandan da altı ay sonra -Kasım 2024’te- seçime gidilecek ABD’de en güçlü aday olarak bilinen Donald Trump’ın yargılanmasıyla ilgili gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum.
Üç değişik olay ama herbirini zihnimde birbirine bağlayan güçlü ilişkiler bulabiliyorum.
Trump siyasi hayata girmeden önce, çeşitli eyaletlerde görkemli binalara sahip bir iş insanıydı. O özelliğini sonradan televizyonda iş dünyasına girme hevesindeki gençleri yarıştıran bir program için kullandı.
Kendisini şöhrete kavuşturan televizyon oldu.
Siyasete ilgi duyduğu öğrenilip hedefinin Beyaz Saray olduğu ortaya çıkınca, kişiliği hakkında değişik iddialar ortaya atılmaya başlandı.