‘’Hükümet mi kurulacak, yoksa seçim mi yenilenecek?’’ tartışmasına paralel bir başka tartışma daha sürüyor; hem de ilkini çırak çıkaracak bir heyecan ve yoğunlukta...
Paralel tartışmanın birbiriyle ilişkili iki konusu var.
İlki, “İslamcılık öldü” iddiası etrafında yürütülüyor;
diğeri ise “devletin İslamcıları” başlığı altında...
İlkini açan ve bugüne kadar sürdürenlere göre, ülkemizde
artık “İslamcılık” diye adlandırılabilecek bir akım yok;
o akım sizlere ömür... Bunun da sebebi,
toplumda “İslamcı” bilinen veya kendilerini
vaktiyle “İslamcı” olarak tanımlayanların, son 12 yıl
içerisinde başka bir “şeye” dönüşmesi...
Dönüştükleri “şey” için çeşitli sıfatlar kullanılabilir,
ama “İslamcı” artık o insanlara yakışan bir sıfat
değil...
İddiaları böyle.
Tahmin edeceğiniz üzere, bu tartışmayı açanlar, merhumun ufulünden
AK Parti’yi suçlamaktan kendilerini alamayacaklar...
Nitekim ‘’İslamcılık öldü’’ iddiasının sahipleri, her
yazılarında AK Parti’yi suçluyorlar...
Anlamsız bir tartışma bu. Hani -Taha Akyol’un dün yaptığı gibi- bu
akımın ilk boy verdiği dönemlerin Ahmed Cevdet Paşa, Namık
Kemal, Filibeli Ahmed Hilmi ve Bediüzzaman gibi dev
isimleriyle bugünün “İslamcı” olma
iddiasındakilerin“nitelik” farkına dikkat çekip orada
dursalar, anlayacağım...
Tek kişinin bile ‘’Ben İslamcıyım’’ dediği her iklimde bu
cereyanın varlığının kabulü bir zorunluluktur; mantıki
zorunluluk... Türkiye’de bugün de “İslamcı”çok...