Hay Allah müstahakkını versin Şenol Güneş…
Şenol Güneş ülkemizin medar-ı iftiharı spor adamlarının en başlarında geliyor. Türk futbol tarihinin en parlak başarısı olan ‘Dünya Kupası’nda 3.’lük kazandığımızda (2002) takımın teknik direktörü oydu. Beşiktaş onun teknik direktörlüğünde bu yıl ikinci kez ve üst üstüste ilk kez şampiyon oldu. [Bir Fenerli olarak Beşiktaş’ı tebrik ediyorum.]
- Reklam -
Peki ben neden onun için “Allah müstahakkını versin” diyorum?
Şenol Güneş’in Martin Eden olarak portresi
Cumhuriyet gazetesine verdiği mülâkatta, kendisinin kitap okuma
alışkanlığından söz ederken sunduğu örneğin bana
hatırlattıkları yüzünden…
Verdiği örnek, Jack London’un ‘Martin Eden’ romanı…
Şöyle demiş:
“Zaten okuyan biriydim. Kitabın çok katkısı oldu bana. Ne okursan oku, yanlış değildir yeter ki kitap oku! Üniversite mezunu olan tek benim ailede.. Mesela Jack London’u bilmezdim. Martin Eden diye bir kitabı vardı. Ondan aldığım ışık, bana çok şey kattı. Martin Eden’de şöyle bir şey var: Önüne çıkan duvarlar engebeli olduğu zaman, direnmesini bileceksin. Ancak bilirsen direnirsin. Kitapları öyle okuyacaksın. İş olsun diye okursan, hiçbir şey anlamazsın.”
Jack London (1876-1916) benim en beğendiğim Amerikalı romancılardandır; Varlık Yayınları‘ndan çıkmış ilk baskısı hâlâ kütüphanemde durur.
Varlık Yayınları’ndan çıkmış Martin Eden..
Lise dönemimde.. karne notları verilir, ama son bir-iki hafta
içerisinde dersler devam eder, okullar gürültüden geçilmez, hocalar
ne yapacağını bilemez ya.. bir hocamız “Beğendiğiniz bir kitabı
getirin, birlikte okuyalım” dediğinde.. onun ‘Vahşet’in Çağrısı’
romanını götürmüştüm de.. bütün derslerde hep o okunduğu için..
bizim sınıf sessizlik rekoru kırmıştı.