Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmadan önce galiba böyle değildi. Yakın çevresinden partisini gözden düşürmeyle sonuçlanacak çıkışlar geldiği veya kendisi, hükümeti ve partisiyle irtibat kurulacak herhangi bir icraat toplumdan beklenen desteği bulamadığı zaman, hiç vakit kaybetmeden tepkisini verir ve görüntüyü düzeltirdi.
O zaman başbakandı ve AK Parti genel başkanıydı.
Şimdi yine AK Parti’nin başında, fakat artık cumhurbaşkanı…
Toplumda partisine karşı hisleri hızla olumsuza dönüştüren gelişmeler yaşanıyor, onun bu özelliğini bilen ve kendisinden her zamanki cevvaliyetiyle ortalığı yatıştıracak çıkışlar bekleyenler ise aradıklarını bulamıyorlar.
Yine konuşuyor konuşmasına, görüşlerini de açıklıyor ama konuşması sonrasında ortalığın yatıştığı söylenemez.
Eski bir TBBM başkanı, ‘fetihler’ ile ‘kurtuluş günleri’ arasında fark gözeten ve bu yolla İstiklal Savaşı’nı önemsizleştirdiği sonucu fazla zorlanmadan çıkartılan bir açıklama ile gündeme geldi. Önceki gün oldu bu. Bildiğimiz özellikleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ifade edilen görüşü paylaşabilecek bir siyasetçi değil. Kendi sesiyle doldurduğu şiir kasedinde Çanakkale Şehitleri’ne ithafen yazılmış Akif’in şiiri de var. Yine Akif’in imzasını taşıyan İstiklal Marşı’nı şiir halinde ondan daha iyi kim okuyabilir?