Şimdiki gençler bilmez, hatta artık emeklilik çağı gelmiş olanlarımız bile o dönemin özelliklerini hatırlamakta zorlanabilir. Bu sabah, Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle ilan edilmiş ‘Türkiye Yüzyılı’ haberleriyle coşmuş olanlar ile önümüzdeki yüzyıl için iktidarın öngördüğü atılımları küçümseyen muhaliflerin yazılarını peş peşe okurken, birdenbire aklıma o günler geliverdi.
O günlerde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, her akıllarına estiğinde yurtdışına çıkamazlardı. Bir kere ülke dışına çıkan ikinci kez çıkabilmek için dört yıl beklemek zorundaydı.
Yurtdışına çıkarken, gittiği yerde uzun süreli kalacak olsa veya fazla harcama yapması gerekse bile, yanında götürebileceği yabancı para miktarı o günlerde sınırlıydı: 400 dolar…
Dört yılda bir ve yanına yalnızca 400 dolar alarak yurtdışına çıkılabiliyordu o günlerde ülkemizde.
Neden?
Çok basit bir sebeple: Vatandaşlarının yurtdışı gezisine her istediğinde çıkmasına tahsis edebileceği döviz miktarı kısıtlıydı devletin. İhracatımız birkaç milyar doları aşmıyordu o günlerde. Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım da gelmiyordu. Borç alabilmek için, ülkemizin devlet adamları, yabancı ülke kapılarında, IMF’de, kendilerini dinleyecek yetkili bulma derdindeydi.