Dini bayramdır, insanlar manevi bir hava içerisindedir.. hükümet öyle uygun gördüğü için çalışanların hiç değilse bir bölümü 10 gün boyunca tatil havasına girdi.. diye düşünüp okurlar karşısına dört gün boyunca siyaset-dışı yazılarla çıktım…
Pişman değilim; tam tersine doğru yaptığıma inanıyorum.
Kendim yazılarımla okurları siyasetten uzak tutmaya çalıştım, ama bayram boyunca gerçekleştirilen ziyaretlerde en fazla konuşulan konunun siyasetle ilişkili olduğunu da biliyorum.
Her gidilen yerde veya bir araya gelinen muhitte insanlar zihinlerini kamaştıran sorulara cevaplar aradılar.
Soruların neredeyse hepsi siyasetle ilişkiliydi.
Siyaset her alana tasallut halinde
Ülkemizde siyaset-dışı bir alan kalmadı zaten. Hangi alana el atılsa o alanla siyaset yakın bir ilişki halinde; hukuktan medyaya, oradan sanata kadar…
Normalleşmek istiyorsak, öncelikle, bu durumun değişmesi şart.
Biz de, ileri demokrasi ülkeleri gibi, siyaseti bir uğraş alanı görüp, bütün diğer alanları siyasetin tasallutundan kurtarmalıyız.
‘Tasallut’ mu?
Evet, ülkemizde hemen bütün uğraş alanları siyasetin tasallutu altında ve bu durum en çok siyasetle uğraşanların işini güçleştirip siyaseti yaralıyor.
İşlerine öylesi geldiği ve icraatlarını kolaylaştırdığını düşündükleri için siyasetçiler hemen her alanı kendi güdümleri altında görmek istiyorlar; iktidardakiler de öyle davranıyor, muhalefettekiler de…
Hepsinin aklında her alana hükmetmek var.
Oysa böyle yaptıkları, her alana hükmettikleri izlenimini vermeleri yüzünden, nerede bir sorun yaşanıyorsa, onun sorumluluğu siyasete ve siyasetçiye çıkarılıyor.
Örnek mi istiyorsunuz?