Geçen haftayı bütünüyle etkisi altında geçirdiğimiz Sinan Ateş suikastı davası zihinlerde pek çok yönüyle silinmez izler bırakan bir önem kazandı.
Cinayetin icracılarını neredeyse ilk günden biliyorduk; daha önce bilinmeyen pek çok ciddi ayrıntı, her yeni kanıt ve tanıklık mahkeme safahatı sırasında bilinirlik kazandığı için, onları infaza gönderen azmettiriciler hakkında da kanaat sahibi olduk.
Ancak nedense pek çok kişi yine de tedirgin. Mahkemenin sonunda dosyanın en kritik unsurlarını görmezden gelebileceğini, sanıkların anlattıkları hikayelere prim verilebileceğini ve esas suçluların gözlerden saklanabileceğini düşünen çok.
İlk haftanın sonunda açıklanan ara kararla on sanığın serbest
bırakılması da buna yol açmış olabilir.
Tedirginlik duyanlar haksız sayılmazlar. Geçmişte bir çok siyasi
cinayetin dosyası kolayca kapatılabildi; gerçek suçlular
korunarak…
Bu kez farklı bir durum var.
İsterseniz, fazla derine inmeden, bilinenlerden hareketle, üzeri kapatılmaya çalışılsa bile, dosyanın buna direnecek yönlerine bakalım.