Bir mecliste, siyaseti yakından gözlediğini bildiğim biri, “Medya hiç bu kadar partizan olmuş muydu?” sorusunu bana yöneltince, meramını yanlış yansıttığını anlayacağını umarak, “Ne zaman öyle değildi ki?” cevabını verdim.
Elbette bugünkü durum başka ülkelerden ve bizim geçmişte yaşadıklarımızdan farklı ama, medya bizde her zaman taraflı oldu çünkü.
O kişiye vermeye çalıştığım cevabı sizlerle de paylaşayım.
Konunun Osmanlı dönemine kadar uzanmayı gerektiren boyutları da var, ancak dikkatimizi Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında yoğunlaştırdığımızda da ‘partili gazete’ kavramıyla karşılaşabiliyoruz.
Cumhuriyet’i kuracak kadro Ankara’ya geldiğinde, ilk iş olarak, kendi tezlerini yaymayı sağlayacak bir basın arayışına girişti. Hakimiyet-i Milliye gazetesi ve Anadolu Ajansı o arayışın sonucudur.
Halide Edip (Adıvar) ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’ adını verdiği anılarında kendisinin Ankara’ya geçişinin sebebi olarak “Anadolu’daki milliyet hareketinin en zayıf tarafı gazeteci ve propaganda yokluğu” açıklığını gidermek olduğunu anlatır. Kendisi bu açıklığı gidermesi için Ankara’ya çağrıldığını bilir ve ona göre davranır (s. 64).