Uzun sefere çıkacak gemiye tayfa yazılmak için kaptanın karşısına çıkan üç adamdan biri gözünün herkesten daha uzağı gördüğünü, diğeri kulağının başkalarının işitemediklerini işitecek keskinlikte olduğunu söyler. Sıra kendisine gelen üçüncü “Benim de bunların haline baktıkça canım sıkılır” der ya fıkrada, benim şimdiki havam yine o üçüncü kişi gibi…
Yine canım sıkılıyor.
Koronaya değil, başka olaylara…
Sözgelimi, İsrail’de patlak veren Filistinli çocukların da kanlarının döküldüğü olaylara baktıkça sıkılıyor canım…
Hep aynı şablon: Kaybedenler ve kazananlar baştan belli…
İsrail 1948 yılında kurulurken kendisine şimdikinden çok daha az olan sınırlar belirlemişti. Ardından birleşik Arap ordularının başlattığı savaşlarda topraklarına yeni topraklar kattı, genişledi. Yenildi sayıldığı 1973 savaşından sonra Mısır ve Ürdün’le anlaşarak işgal ettiği yerlerin çoğunun sahipliğini pekiştirdi. Sonrasında çıkan her saldırıda ise, uluslararası camianın Filistinlilere ait olduğunu kabul ettiği yerlerin bazısını en radikal yerleşimcilerin yerleşmesini sağlayarak hakimiyet alanlarını genişletmeyi de başardı.