Ülkemizin cumhuriyet ile aynı yaştaki partisine seçim sonrasında bir haller oldu. Partide lidere en yakın olanlar bile, arkasını döndüğünde, onu koltuğundan etmeyi amaçlayan zoom arkadaşlığı içerisine giriyorlar.
“Oğlum” diye hitap ettiği belediye başkanı kendisini bir başka belediye başkanı gibi yollara henüz vurmadı ama o da yakındır; liderin koltuğunda gözü olduğunu gözlerinden okumak mümkün oluyor çünkü.
[Garip olan şu: Liderin kendisi, henüz genel başkan seçilmediği yıllarda -2009 yılında- “Oğlum” dediği başkanın şimdi oturduğu koltuğa -İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına- aday olmuştu; İstanbul ile CHP genel başkanlığı arasında böyle de bir geçişlilik var.]
CHP toplumun gözü önünde cereyan eden bu çalkantılardan büyük yara alıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin son grup toplantısında partisini ‘gemi’ kendisini de ‘kaptan’ olarak tanımlamıştı.
[Dediği şuydu Kılıçdaroğlu’nun: “Hiç kimse unutmasın, gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin. Benim CHP kültüründen öğrendiğim, aldığım en büyük derslerden birisi de budur.”]